Kızılbaşlar Kime Denir ?

Koray

New member
Kızılbaşlar Kime Denir?

Kızılbaş terimi, Osmanlı İmparatorluğu ve İran'da, özellikle Safevi Devleti'nin kurucusu Şah İsmail'in etkisiyle ortaya çıkan bir dini ve kültürel kimliği tanımlar. Bu terim, tarihsel olarak farklı anlamlar taşımış olsa da, özellikle Safevi hareketiyle özdeşleşmiştir. Peki, Kızılbaşlar kime denir? Kızılbaşlar, Alevi inançlarını benimsemiş ve bu inançla ilişkili olan, dini ve kültürel anlamda farklı bir kimlik geliştiren insanlara denir. Ancak Kızılbaş terimi, sadece Alevi inançlarını benimseyenler için değil, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'nun otoritesine karşı durmuş olan bazı dini ve toplumsal grupları tanımlamak için de kullanılmıştır.

Kızılbaşlar Teriminin Kökeni

Kızılbaşlar teriminin kökeni, Türkçe'deki "kızıl" kelimesinden gelmektedir. "Kızıl" kelimesi, kırmızı renk anlamına gelir. Kızılbaşlar, özellikle başlarına kırmızı bir şapka takmalarından dolayı bu adla anılmışlardır. Bu şapka, aynı zamanda onların dini kimliklerini ve inançlarını simgeler. Kızılbaşların kendilerine özgü bir dini inancı, tarikatı ve ibadet biçimi bulunmaktaydı. Bu, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Sünni Müslümanların ve Safevi İran'ındaki Şii Müslümanların inanç sistemlerinden farklıydı.

Kızılbaşlar Kimlerdir?

Kızılbaşlar, genellikle Alevi inancını benimsemiş insanlara verilen bir isimdir. Alevilik, İslam’ın öğretilerini kendine özgü bir şekilde yorumlayan, özellikle Şiilikten etkilenmiş ancak daha farklı bir dini pratik ve öğreti sistemine sahip olan bir inanç sistemidir. Alevilik, insanın doğrudan Allah ile ilişkiye girmesini savunur ve ritüellerde cem adı verilen toplu ibadetler düzenlenir. Bu inanç sistemine sahip olan topluluklar, Osmanlı İmparatorluğu ve İran’daki siyasi ve dini güç odaklarıyla sık sık çatışmalar yaşamışlardır. Bu bağlamda, Kızılbaşlar terimi, özellikle Osmanlı yönetiminin otoritesine karşı çıkan, reformist bir hareketin parçası olarak görülebilir.

Kızılbaşlar ve Safevi Devleti

Safevi Devleti, özellikle Şah İsmail tarafından kurulduktan sonra, Safevi hareketi ve Kızılbaşlar arasında güçlü bir ilişki vardı. Şah İsmail, Azerbaycan kökenli bir lider olarak, Alevilikten etkilenmiş bir Şii lideriydi. Safevi Devleti’nin kuruluşu, Kızılbaş hareketinin tarihsel olarak önemli bir dönüm noktasıdır çünkü bu dönemde Kızılbaşlar, Safevilerin destekçisi haline gelmiş ve devletin ideolojik temellerine katkıda bulunmuşlardır. Safeviler, kendi yönetimlerini ve dinlerini yaymak için Kızılbaşları kullanarak, Sünni Osmanlı İmparatorluğu’na karşı dini bir direniş başlatmışlardır.

Kızılbaşların Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Yeri

Osmanlı İmparatorluğu, çoğunlukla Sünni Müslümanlardan oluşuyordu ve bu nedenle Kızılbaşlar, Osmanlı yönetiminin gözünde hoş karşılanmamıştır. Osmanlılar, Safevi Devleti’nin etkisiyle büyüyen Kızılbaş hareketine karşı zaman zaman şiddetli baskılar uygulamıştır. Kızılbaşlar, genellikle Osmanlı'da "fitne" olarak görülmüş, hatta dönemin yönetimi tarafından sapkınlıkla suçlanmışlardır. Bu sebeplerle, Kızılbaşlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun merkezi hükümetine karşı bazen isyan etmiş, zaman zaman da kendi başlarına yerel yönetimler kurmuşlardır.

Kızılbaşlar ve Alevilik İlişkisi

Kızılbaş terimi, zamanla Aleviliği ifade eden bir kavram haline gelmiştir. Ancak her Alevi, Kızılbaş olarak tanımlanmaz. Aleviliğin daha geniş bir inanç sistemini kapsadığı düşünülürse, Kızılbaşlar sadece Aleviliğin bir parçası olan belirli bir grup olarak kabul edilebilir. Bununla birlikte, Kızılbaşlar ve Alevilik arasında güçlü bir bağ vardır. Kızılbaşlar, özellikle Osmanlı döneminde, Alevi inançlarını benimsemiş, Ali'yi yücelten bir kültürel ve dini kimlik geliştirmişlerdir.

Kızılbaşların Tarihsel Süreçteki Rolü

Kızılbaşlar, tarihsel olarak Osmanlı İmparatorluğu'nda maruz kaldıkları baskılar nedeniyle, toplumun dışında kalmaya ve kendi içlerinde kapalı bir kültürel yapıyı sürdürmeye çalışmışlardır. Safevi Devleti'nin ideolojisini benimseyen ve bu devletin kurucusu Şah İsmail'e bağlılık gösteren Kızılbaşlar, aynı zamanda Sünni inancın egemen olduğu Osmanlı topraklarında kendilerini marjinalleştirilmiş hissediyorlardı. Kızılbaşlar, özellikle 16. yüzyıldan itibaren Osmanlı'da, İran'da ve çevre bölgelerde dini, kültürel ve toplumsal değişimlerin simgesi haline gelmişlerdir.

Kızılbaşlar, Sünni Müslümanlardan Ne Farklıdır?

Kızılbaşlar ve Sünni Müslümanlar arasındaki temel fark, inanç sistemlerinden kaynaklanır. Kızılbaşlar, özellikle Şiilikten ve Alevilikten etkilenmiş, Ali'yi öne çıkaran bir inanç sistemini benimsemişlerdir. Ayrıca, Kızılbaşlar için Allah ile birebir ilişki kurma ve toplumsal eşitlik ilkeleri önemli bir yer tutar. Osmanlı İmparatorluğu'nda ise Sünni İslam'ın egemen olması nedeniyle, Kızılbaşlar çoğu zaman dışlanmış ve marjinal bir grup olarak kabul edilmiştir. Sünni Müslümanlar, daha merkeziyetçi bir din anlayışına sahipken, Kızılbaşlar daha yerel ve bireysel bir dini özgürlük anlayışını savunmuşlardır.

Sonuç Olarak Kızılbaşlar Kime Denir?

Kızılbaşlar, tarihsel olarak Osmanlı ve Safevi İmparatorlukları arasında önemli bir yer tutmuş, dini inançları ve kültürel kimlikleri ile farklılaşmış bir topluluktur. Kızılbaşlar, özellikle Alevi inancını benimseyen ve Şah İsmail’in liderliğinde bir araya gelmiş olan insanlara verilen bir isimdir. Bu topluluk, Osmanlı İmparatorluğu'nda marjinalleştirilmiş, kültürel ve dini bir direniş hareketi haline gelmiştir. Ancak Kızılbaş terimi, zamanla Aleviliğin simgesi olarak kabul edilmiştir ve bu kimlik, yalnızca dini bir inanç sistemi değil, aynı zamanda toplumsal bir direnç ve kültürel bir kimlik olarak da anlaşılmalıdır. Kızılbaşlar, tarihsel süreçte hem bir inanç topluluğu hem de bir kültürel hareket olarak önemli bir yer tutmuştur.